Bizi Twitter'dan takip etmek için: @sotatercuman
Çeviri arşivimize ulaşmak için tıklayın.


Arda Turan: Barça Yapbozunun Son Parçası (mı?)

Birazdan okuyacağınız yazı, ilk olarak 7 Temmuz 2015 tarihinde Total Barça'da yayınlanmıştır.

Günlerdir devam eden söylentiler, nihayet resmiyet kazandı. Artık biz Barça taraftarlarına düşen “Hoşgeldin Arda” demek ve yeni oyuncumuza Camp Nou’da güzel bir karşılama yapmak. Çünkü doğru olan bu. Diğer taraftan da gerçek şu ki bu transfer, Katalunya ve birçok başka ülkede kaşların kalkmasına sebep oldu ve transferi sorgulayanların tek dayanak noktası, anlaşmayı yapma kararının geçici Yönetim Kurulu tarafından alınmış olması değil. Çoğumuz, Türk yıldızın oyun içerisinde nasıl bir rolü olacağını ve Luis Enrique’nin takımında kendine nasıl ve nerede yer bulacağını sorguluyoruz. Soru şu: Arda Turan, Barça’ya bir üçleme daha getirecek yapbozun eksik parçası olabilir mi?

Bu soruyu cevaplayabilmek için öncelikle takımın şu anki durumuna, yani Arda’nın Barcelona’da futbol oynamaya başlayacağı şartlara bir bakmamız gerekiyor. (Tabii, şunu da unutmamalı: Geçmişte eşi görülmemiş “geri satma maddesi” göz önüne alındığında transfer henüz bitmiş; Arda daha tam olarak Barcelona'lı olmuş sayılmaz.) Birincisi: Barça, teknik kadrosunun özenli çalışmalarıyla etkili bir kazanma formülü bulup onu mükemmele ulaştırmış ve bunun sonucunda unutulmaz üç kupa zaferine ulaşmış bir takım. Bu zaferi arkasında bırakarak yeni sezona başlıyor. İkincisi: Xavi Hernandez’in gidişiyle, orta sahada metronom misali takımın ritmini belirleyen, tek başına sorumluluk alarak oyunun ilerlemesini sağlama konusunda nadir görülen yeteneğe sahip bir oyuncu kaybedildi. Üçüncüsü:  FIFA’nın verdiği ceza yüzünden, Arda’nın yeni takımıyla ilk maçına çıkabilmesi için Ocak 2016’ya kadar beklemesi gerekecek.

Bu gerçekleri göz önüne alarak Arda’nın takımın neresinde yer bulacağını tahmin edebilir miyiz? Kadroda Ivan Rakitic, Sergio Busquets ve Andres Iniesta gibi dünya çapında oyunculardan, Rafinha ve Sergi Samper gibi işlenmeyi bekleyen mücevher gibi yeteneklerden oluşan harika bir orta saha olduğu düşünülürse, zor bir iş bu. Diğer yandan, Luis Enrique’nin üçleme yapmış bir takımı olmasına rağmen Arda gibi bir oyuncuyu neden istediğini anlamak da zor değil. Barcelona uzun zamandır belli bir oyun stilinde futbol oynayan, sahada yaptığı hamleleri fazlasıyla geniş bir yelpazeden seçmesine rağmen önceden tanımlanmış bir repertuara göre hareket eden oyunculardan kurulu. Luis Enrique, Arda’nın gelişiyle sahaya isyankar bir Andres Iniesta sürmüş olacak.



Geçtiğimiz sezon, Barcelona’nın hücumdaki seçeneklerinin tıkandığını nadiren gördük ama gördük. Arda ise cebinde onlarca yeni seçenekle geliyor. Türk yıldızın joker oyuncu olmak, oyunu değiştirmek konusunda eşsiz bir yeteneği var. Büyük bir Andre Iniesta hayranı olduğu bilinen Arda, yaratıcı bir orta sahadan beklenebilecek her türlü beceriye sahip: Dar alanda top kontrolü fevkalade, ayakları çok çabuk ve çalımlarıyla insanı şaşkına çevirebiliyor. Ama bunların yanında başka bir yeteneği daha var: Sahada cesaret gerektiren işleri denemek konusunda hayli gözüpek ve kararlı, adeta orta sahada bir Neymar. Gerard Pique’nin köşe gönderine sıkıştırdığı bir Andres Iniesta’yı, topu rakibinin bacaklarının arasından geçirip çalım atarken hayal edebilir misiniz?  Arda, Ocak’ta Barcelona’nın Atletico’yu 3-1 yendiği maçta bunu bizzat yaptı.

Barcelona, Arda’nın gelişiyle bir sokak futbolcusu kazandı. Artık elimizde futbolu Barça antrenörlerinin La Masia’daki tedrisatından farklı bir biçimde ve farklı bir yerde, İstanbul’un taşlı sokaklarında öğrenmiş bir oyuncu var. Arda’nın oyununu izlerken futbola sokakta başladığını hissedebiliyorsunuz. Sadece sakalı bile oyun tarzını tanımlamaya yetiyor: Futbolu cesaret ve özveriyle dolu; galip gelme hırsıyla yanıp tutuşuyor. Sahada da bu dürtüyle hareket ediyor. Simeone’nin ona bakışını değiştiren şey de bu dürtüydü. Arda 2011’de Madrid’e geldiğinde meslektaşları tarafından fazlasıyla yetenekli ama tembel bir oyuncu olarak tanımlanıyordu. Madrid’den ayrılırken ise (Arjantinli antrenörünün de katkısıyla) sahadaki aksiyon girdabına girmekten asla çekinmeyen, rakip oyunculara sahayı dar etmek için her zaman ne gerekiyorsa yapan bir oyuncuya dönüşmüş durumda.

Bütün bunlara rağmen, Arda’yı yeni bir Xavi olarak da görmemeli. Futbol zekası fazlasıyla yüksek olsa da Barça’nın efsane oyuncu kurucusuyla kıyaslanamaz. 28 yaşındaki orta saha, sahaya oyunun temposunu kontrol altında tutmak için süreceğiniz bir oyuncu değil. Atletico kariyeri boyunca sık sık tempoyu düşürmek, oyunu sakinleştirmek için oyundan alındığına şahit olduk. Hatta, Türk yıldızın sahada kontrolünü kaybettiği anlar olduğunu da belirtmek gerek (Real Madrid’e karşı oyundan atıldığı Şampiyonlar Ligi maçı hemen akla gelen bir örnek). Yani, Arda buraya Xavi’nin yerini doldurmak için değil; Barça’nın orta saha cephanesinde yeni ve farklı bir silah olmak için geliyor. Kariyerinin en verimli dönemini yaşayan dünya çapında bir oyuncuyu hiçbir teknik direktör geri çevirmez. Luis Enrique de aptal değil: Arda’nın gelişiyle, Barça’da oynamaktan çok mutlu olacak ve hangi pozisyonda oynarsa oynasın, takıma katkı vermek için elinden geleni yapacak bir oyuncuyu kadroya kattığını o da biliyor.

Bazıları, “Pogba’yı transfer etseydik daha iyi olurdu” diyebilir. Başkaları, “Arda’ya gereksiz derecede yüksek bir bonservis ödendi” diyebilir.  Peki, üçleme yapmış bir takım için hangisi en iyi seçenek: Barcelona’nın oynadığı ligde yıllardır rekabet edip tecrübe kazanmış dünya çapında bir oyuncu mu, yoksa tarz açısından tamamen farklı liglerde top koşturmuş büyük ama ham bir yetenek mi? Pogba’nın özel bir oyuncuya dönüşme potansiyeli olduğundan kimsenin şüphesi yok. Ama “bitmemiş bir ürün” olarak tanımlanabilecek bir oyuncuyu kadroya katıp oyun tarzını Barça’ya uyacak şekilde değiştirmesini beklemek, çok tehlikeli bir kumar olmaz mıydı? Hele de, bu kumarın transfer rekoru kıracak astronomik bir bonservise ve takımdaki hiyerarşiyi bozacak yüksek bir maaşa mal olacağı düşünülürse...

Barcelona, Arda’yı getirerek kariyerinin en verimli döneminde, La Liga’yı tanıyan ve İspanya’daki futbol gerçeklerinin içini dışını bilen bir oyuncu kazandı. Arda, sahada göründüğü gibi bir oyuncu. Başka bir deyişle, bitmiş bir ürün. Real Madrid’in Assier Illaramendi için 38 milyon euro ödediğini düşününce, dünya çapında kaliteye ulaşmış bir oyuncuya 34 milyon euro bonservis ödenmesi beni rahatsız etmiyor. Barça taraftarının geçmişte Rüştü Reçber’le yaşadığı tatsız Türk oyuncu tecrübesi artık uzaklarda kalmış kötü bir hatıra sayılır zaten.

Sonuçta, Arda pekala Barça yapbozunun eksik parçası olabilir. Barcelona’ya transferinin kötü sonla bitmesi, yalnızca Luis Enrique’nin kendisini yanlış kullanmasıyla mümkün. Ancak Lucho’nun Türk oyuncuya Barça forması giydirilmesini direkt olarak talep ettiğini halihazırda biliyoruz. Asturyalı teknik direktörün aklında bir plan olduğundan şüphemiz yok. Dolayısıyla, Arda’dan beklentilerimiz yüksek. Kim bilir, belki de Türk yıldız hikayenin sonunda yapbozdaki bir parçadan çok daha fazlasına dönüşür...


Yazı: Savi Marquez

8 Temmuz 2015 Çarşamba

2 responses to Arda Turan: Barça Yapbozunun Son Parçası (mı?)

  1. Adsız says:

    elinize sağlık güzel çeviri olmuş

  2. Adsız says:

    şu bacakarası kısmına kadar okudum. bacakarası attığına göre mütheş bi topçudur zaten.

Yorum Gönder

Blogger tarafından desteklenmektedir.

İzleyiciler